bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok iyi hatta mükemmel bi film. tabi filmde haluk bilginer'in özge nama'ın oynaması da bi etken.
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- bir gün bir şölene davet edilirsin , bir bakarsın yemek listesinde adın yazılı .. ya ya . --- spoiler ---
    3. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tek kelimeyle enfes --- spoiler --- aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci, üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten; ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci? hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten. iyi nişan alırdı kendini asan zenci, bira içmez ağlardı, babası değirmenci, sizden iyi olmasın, boşanmada birinci… -çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen. --- spoiler ---
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      deyince amın oğlu diyesim geliyor
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu filimde en iyi sahne ülkü tamer'in şiirinin söylendiği sahnedir.
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      güzel film , hayatımı ve yaşantımı sorgulamamı sağladı. ayrıca özgü namal'ın saçı çok seksiydi.
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      izlemesini herkese ayrı ayrı tavsiye etmek gereken bir onur ünlü filmi ki bir diğeri için (bkz: itirazım var)
    8. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- "sen aslanlara inanmıyorum deyip bir aslanın kafesine girersen, o aslan senin ecdadını bızıklar --- spoiler --- herkes haluk bilginer'den bahsetmiş ama bülent emin yarar da çok güzel oynamıştı bu filmde. ayrıca (bkz: hamiyet hanım paradoksu)
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- “hem özgür olayım hem duvarın içindeki gibi güvende olayım diyorsanız size önerebileceğim tek hapishane vardır: kendiniz.” --- spoiler ---
    10. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- bir gün bir şölene davet edilirsin ve bakarsın ki yemek listesine adın yazılmış --- spoiler ---
    11. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi ama ben yine de meftunum sana." (bkz: diye içinden geçirdi akp seçmeni)
    12. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi ama ben yine de meftunum sana." t: 2008 yapımı onur ünlü filmi. öncelikle şunu söylemek lazım; şayet bu filmi izlediyseniz, kesinlikle ve kesinlikle polis'i de izlemeniz -bence- gerekmektedir. keza aynı durum tam tersi için de geçerli. - (#2306858) az evvel bilmem kaçıncı kez yine izledim de, galiba ben bu filmi izlemekten hiçbir zaman bıkmayacağım. + hocam n'oldu bize ya? - sıçtık biz. + ne? - sıçtık. hayatımız kaydı, mahvolduk. + yani, teorik olarak n'oldu? - teorik olarak da sıçtık. seyircisini seçen filmlerin böyle tatlı bir özelliğinin olması güzel, güzel olmasına da.. gel gör ki; bu durum bendeki yalnızlığın farkına biraz daha varmamı sağlıyor. çünkü civarımda -benim gibi- zaman zaman bu tarz filmleri -belki de mecburiyetten aşerdiği için- izleyen keyfine düşkün birilerini göremiyorum. "içimin de sesi olmasa, ölürüm yalnızlıktan.." durumu bir nevi. + kendimi aptal durumuna düşürme biçimlerimin bir listesini yapsam iyi olacak galiba dimi? - kafana takma. nasılsa bir ölüden bahsediyoruz. ölüler arkalarından konuşulmasına pek aldırış etmezler. + biliyorum. bi' de ölülerin nabzı çok hızlı atar. ben bunu şahsi tecrübemden biliyorum. - alper, saçmalıyorsun. gerçekten saçmalıyorsun. + ama yapılan işin saçmalığı seyirci sayısıyla doğru orantılıdır. ünlü'nün absürt manifesto tarzını hazmedemediğim zamanlar olduysa da, genel olarak tarzını seviyorum. çelişkileri harmanlaması, zihni ne az, ne de fazla meşgul etmesi, bazen hafif, bazen keskin göndermeleri, kimi zaman nicelerine yaptığı saygı duruşları, seyirciyi olay akışına istediği hızda dahil etmesi, hepsinden çoğu da ülkemizde ender görülen karaya çalan özgün bir mizah anlayışında olması onu gözümde apayrı bir değere taşıyor. - nevzat bey, sizi terbiyeye davet ediyorum! + gelemem. daha önemli işlerim var! senaryonun bu kadar "nasıl aktığı belli olmadan akan" olması da ayrıca lezzetli. içeriğindeki aforizmalar, nutuklar ve nokta atışı vurgular bir yana, oyunculardan verim almasını da çok iyi sağlayan bir senaryo bu. bilhassa haluk bilginer ve bülent emin yarar'dan tabiri caizse resmen oyunculuk sağılmış. bunun dışında çoğu oyuncunun peşi sıra aynı karakteri canlandırması da enfesti.. hele hele haluk bilginer'in; serseri divane aşık, çocuk gibi yalana bile muhtaç, gerçeğin farkında olacak kadar şuurlu ama gerçekle yüzleşmeye gelemeyecek kadar naif, aynı zamanda da kendi çapında isyankar olarak döktürdüğü şu sahneye bitiyorum; + şule, gitmeden önce son bir şey isteyebilir miyim senden? son bi' şey yapar mısın benim için? - tamam, peki yapıcam. + bi' kere, tek bi' kere "seni seviyorum." der misin? "seni seviyorum." de. "seni seviyorum." de lan! - seni seviyorum be. + yalan söylüyo'sun.. link "hayatta duyduğum en büyük yalan, "gerçeğin göreceli olduğu" yalanı. neymiş efendim, gerçek güya kişiden kişiye göre değişirmiş. herkes nasıl algılarsa öyle inanırmış! hal bu ki, mühim olan, nasıl algıladığımız değil; neyi algıladığımızdır! mesela insanı düşünün; siz onu aptal olarak gördüğünüz için, aptal olarak düşündüğünüz anda gırtlağınıza kadar kibre batmışsınız demektir. bunu nereden mi biliyorum!? ben o adamım. aptal falan da değilim, sadece sizin kadar hızlı düşünemiyorum." şöyle de bir itirafım olsun; haluk bilginer şu; "siktir git oraya bak o zaman! niye bana geldin!?" çıkışını bana yapmış olsa, "bir daha söyle.." derim hiç düşünmeden hdjahdjahd o kadar güzel, o kadar keyifli.. "beyefendi, 20 dakikalık tecrübeme dayanarak söylüyorum, şairler insan yemiyorlar." ve özgü namal.. filmdeki saçı kendisine bir insana ne kadar çok yakışabilirse o kadar çok yakışmıştı. konuşma'yı da es geçmeyelim. "iyi ki ölüm var da, hayatta her şeyi yerli yerine koyuyor. nasıl diyorlar; yaşasın ölüm!" son olarak belki de filmin en leziz anektodu; böyle bir kara sevda.. "hem özgür olayım, hem duvarın içindeki gibi güvende olayım diyorsanız size önerebileceğim tek hapishane vardır: kendiniz. insan korkuya kapıldığında ilkin kendine kaçarmış ve bir süre sonra kendine yepyeni bir alem yaratır, orda yaşamaya başlarmış. fakat insan çabuk sıkılan bir hayvan. zamanla yalnızlıktan bunalmaya başlar, gömüldüğü kendisinde yeni yeni insanlar yaratır, sonra onlarla dertleşmeye, giderek didişmeye ve en sonunda çatışmaya başlar. peki o zaman ne yapar? dışarıya kaçar ama artık başka bir insan olarak.." not: final sahnesi polis filminin final sahnesiyle aynı. ama bunda malum sahneden sonra bir sahne daha var ve daha olumlu bir kapıya çıkıyor bu filmin sonu. onda öyle değil. bu da aynı sahnenin iki farklı türde de ne kadar etkili olduğunun kanıtı.. not 2: güneşin oğlu ben olsaydım kimlere kimlere kurşun sıkardım acaba? düşünmeyi sevdiğim bir konu bu..
      3bu entry neden hak ettiği değeri görmemiş? gerçekten bu filmi izleyenlerin sayısı bu kadar az olmamalı. ki bu kadar da güzel özetlenebilirdi, eline sağlık. - toxygen 14.08.2020 03:02:43 |#3906354
      1teşekkür ederim, müşerref oldum :d - louis froziel 14.08.2020 03:07:51 |#3906368
      0olum ben buraya nerden geldim lan. tuzaklarından biri mi bu da xjxj - dans_mon_esprit 26.11.2020 01:43:41 |#4036079
      butun yorumlari goster (7)
    13. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      banabi'den dondurma siparişi verdik 60 lira üstü alışverişte kitap hediye ediyorlarmış.çok hoş. seçeneklerde jack london'dan güneşin oğlu vardı. 60 liralık dondurma yiyerek ağlayacağımız gecenin hatırasına sehpada yerini aldı.okunur.
    14. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bayılıyorum şu filme. Aklıma geldi sahne atayım buraya dedim. seni seviyorum de lan